Elif Şafak’ın Bit Palas romanının, Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı romanından intihal olduğu mahkeme kararıyla onaylandı.
Karar istinaf süreci sonrası kesinleştiği takdirde, Elif Şafak’ın Bit Palas romanının yeni basımı yapılamayacak, piyasada olan baskıları toplatılacak ve mahkemenin gerekçeli kararı tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde, ilan masrafı davalılardan alınmak üzere yayımlanacak.
Yazarımız Mine Kırıkkanat, 19.10.2021 tarihinde Elif Şafak ile Doğan Kitap’a karşı Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açtığı intihal gerekçeli maddi ve manevi tazminat davasını kazandı.
Davacı tarafı Avukat Dr. Ruşen Gültekin, davalı Elif (Şafak) Sağlık’ı Avukat Ali Deniz Ceylan ve davalı Doğan Yayınları Yayıncılık A.Ş.’yi Avukat Murat Teber’in temsil ettiği intihal davasında; mahkeme heyeti Elif Şafak’ın Bit Palas başlıklı romanında Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı romanından intihal yapmış olduğuna hükmetti.
Davanın görüldüğü Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin gerekçeli kararındaki ayrıntılı açıklamada özetle; Elif Şafak’ın 2001’de ilk basımı yapılan Bit Palas kitap isminde dahi ilk basımı 1990’da yapılan Sinek Sarayı ile benzerliğinin olması, kitaptaki kurgulama, karakterler, mekân ve zaman birliği, olay örgüsüne bakıldığında esinlenmenin çok ötesinde Mine Kırıkkanat’ın Sinek Sarayı isimli kitabının adından ve içeriğinden fazlasıyla yararlandığı ve bu yararlanmanın intihal düzeyinde olduğu ve Mine Kırıkkanat’ın Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklı haklarının ihlal edildiği kabul edildi.
İstinaf yolu açık olan 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararı kesinleştiği takdirde; Elif Şafak’ın Bit Palas romanının yeni basımı yapılamayacak, piyasada olan baskıları toplatılacak ve davanın gerekçeli kararı tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde, masrafı davalılardan tahsil edilmek üzere ilan edilecek.
DOĞAN KİTAP’TAN AÇIKLAMA
Doğan Kitap, karara itiraz edeceğini belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Tartışmalı bir bilirkişi raporuna dayanarak ilk mahkemenin verdiği hukuk dışı kararı tamamıyla reddediyoruz. Çünkü bu karar ne hukukla ne edebiyatla izah edilebilir. Bu haksızlık karşısında üst mahkemeye gerekli itirazımızı yaptık. Yazarımızın haklarını, edebiyatı ve hakikati sonuna kadar hukuk yoluyla savunacağımızı tüm edebiyatseverlerle paylaşıyoruz.
Raporun dayandığı “sözcük benzerlikleri” üstünden alınmış bu karar, ne yazık ki Türk edebiyatı ve sanatı adına korkunç bir tehlike içeriyor. “Sokak”, “kedi”, “apartman”, “çöp”, gibi kelimeler ve temalar kimsenin tekelinde değildir. Aksi takdirde her tür kelime benzerliği ve tematik yakınlık rahatlıkla dava konusu yapılabilir. Edebiyatın doğasını, yaratıcılığın ve düşünce özgürlüğünün ufkunu gözetmeden alınmış bu kararı edebiyat adına da kınıyoruz.“
ELİF ŞAFAK’TAN YANIT GELDİ
Kararın ardından bir açıklama da yazar Elif Şafak’tan geldi. Şafak, açıklamasında, sürecin ‘çok ağrına’ gittiğini belirterek “Mine Kırıkkanat benimle senelerdir uğraşır durur. Hakkımda etmediği kötü söz ve hakaret kalmamıştır. Bir kez olsun kötülüğe kötülükle cevap vermedim. Bu kez de 23 sene evvel yayınlanmış Bit Palas romanıma karşı durup dururken böylesi akıl dışı bir iftira ile ortaya çıktı” diye yazdı.
Şafak, davanın kişisel takıntı ve art niyet üzerine kurulu olduğunu öne sürdüğü açıklamasında 7 maddede şunları kaydetti:
“1)Kırıkkanat, açtığı dava aracılığıyla Sinek Sarayı(1990) romanının tarafımca intihal edildiğini, Bit Palas(2002) romanım ile benzerlik gösterdiğini iddia etmiştir. Bu dava için avukatlarım 150 sayfayı bulan, saygın edebiyat eleştirmenlerinin ve akademisyenlerin görüşlerinin yer aldığı bir mütalaayı mahkemeye sunmuştur. Onların bir kısmının yer aldığı bu metne buradan ulaşabilirsiniz.
2)Kısaca özetlemek gerekirse, Kırıkkanat’ın kitabında da İstanbul’da bir apartman var, Bit Palas’ta da. Birinde sinek var, ötekinde bit bahsi geçiyor. İkisinde de marjinal karakterler ve kediler ve çöp bidonları var. Benzerlik bundan ibarettir. Yazar Ismail Güzelsoy’un şöyle bir tespiti var: “Raftan rastgele iki kitap seçseydim aralarında bu iki kitaptan daha fazla benzerlik bulurdum”. Sırf bu nedenle intihal iddiasında bulunmak, eğer korkunç bir kıskançlıktan, kara bir kötülükten beslenmiyorsa, akıl tutulmasına delalettir.
3)Türk edebiyatında içinde bir apartman olan yüzlerce eser mevcuttur. Apartman teması da, Beyoğlu da, kediler de, çöp bidonları da, marjinal karakterler de kimsenin tekelinde değildir. Bu çarpık mantığa kalsa ülkemizde ne edebiyat üretilebilir, ne de sanat.
4)Ne yazık ki 1. Fikir ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi bizim sunduğumuz, yetkin isimlerin yer aldığı mütalaayı göz önünde bulundurmak yerine, edebiyat konusunda hiçbir yetkinliği ve uzmanlığı olmayan bir bilirkişi atamıştır. Ki o bile iki kitap arasında ne satır satır, ne paragraf paragraf, ne sayfa sayfa (ya da blok blok) hiçbir alıntılama olmadığını açıkça belirtmiştir. Ama bununla yetinmeyip fikir haklarının korunması usulünde yeri olmayan “anahtar kelimeler” diye absürd bir kavram icat etmiştir. Bilirkişiye göre iki romanda yer alan anahtar kelimeler şu şekildedir: ‘İstanbul, apartman, sokak, kedi, çöp, puro, sigara.’ Bu kelimelerin iki romanda da yer alması nedeniyle ‘yüzde 5’lik’ benzerlik tespitinde bulunmuştur. Yani bu kadar akıl dışı zorlamaya rağmen hiç bir yetkinliği bulunmayan söz konusu bilirkişi bile bula bula yüzde 5’lik ‘anahtar kelime’ örtüşmesinden söz etmektedir. Bir dil bütün bir millete aittir. Bütün yazarlar aynı kelimeleri kullanır. “Beyoğlu, apartman, sokak, kedi, çöp, puro…’ kelimeleri ne Mine Kırıkkanat’ın ne de herhangi bir yazarın özel mülkü degildir.
5)Mahkeme bizim sunduğumuz uzman görüşlerini tamamen göz ardı etmiş, avukatlarımızın yetkin bir bilirkişi atanması yönündeki ısrarlı taleplerini reddetmiş ve bu bilirkişinin raporuna binaen intihal yaptığıma kanaat getirmiştir.
6)Açıklamanın başında belirttiğim üzere bu ne bir hukuk davasıdır ne de uzun vadede sadece beni ilgilendirmektedir. Kırıkkanat’ın benimle uzun yıllara dayanan şahsi itişmesi, safi kötülükle beslenen karalama kampanyası elbette bana ait bir sorun gibi görünebilir. Fakat bu tür kötülükler, sadece kötüyü veya ona maruz kalanı etkilemekle kalmaz. Sinsice yayılır. Hukukla veya edebiyatla ilgisi olmayan bir usulle intihal kararı verilmesi, bugün beni ilgilendirse de, yarın her türlü yaratıcı eser üreten yazar, sinemacı ve sanatçıya bir tehdit olarak kullanılacaktır.
7)Avukatlarımızla birinci derece mahkemenin verdiği bu akıldışı davayı bir üst mahkemeye taşımakla kalmıyoruz, Kırıkkanat’a maddi ve manevi tazminat davası da açıyoruz. Ülkemizde eğer bir gram hukuk zemini kaldıysa, o zeminde sonuna kadar gideceğimizi, bunu tüm yazar ve sanat üreticileri için yapacağımızı belirtmek isterim.
Bu süreçte yanımda olan tüm edebiyat sevdalılarına, ülkemin vicdanlı beyinlerine ve sevgili okurlarıma selam olsun.
Var olun.”