Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllık enflasyonu yüzde 64,86 olarak açıklarken ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) bu rakamı yüzde 129,11 olarak tespit etti. Türkiye’deki enflasyon kıskacından en çok etkilenen gruplardan biri olan öğrenciler hayat pahalılığının getirdiği eğitim masraflarının yanı yanı sıra okuldaki yemekhane fiyatlarıyla da mücadele ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri okulda 3 öğüne toplam 55 lira, İstanbul Üniversitesi öğrencileri 3 öğüne toplam 45 lira öderken, kahvaltı servisinin yapılmadığı İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri ise 2 öğün yemeği 35 liraya yiyebiliyor.
Galatasaray Üniversitesi’nde ise geçtiğimiz günlerde yemekhane fiyatlarına yüzde 60’a varan bir zam yapıldı. Zamdan önce sırasıyla 10, 13,5 ve 16,5 TL olan kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği fiyatları, yapılan zammın ardından 16, 22 ve 26 liraya yükseldi. Üniversitede günlük toplam yemek fiyatı 64 lira oldu.
Galatasaray Üniversitesi öğrencileri, yapılan zamların ardından okul kampüsünde ‘sağlıklı, kaliteli ve ucuz yemek’ talebiyle rektörlük binasının önünde bir protesto düzenledi.
Okuldan öğrencilerle yemekhaneye yapılan zamları, düzenledikleri protestoyu, okul yönetiminin eylemlerine yaklaşımını ve üniversitelerin öğrencilerine karşı sorumlulukları üzerine konuştuk.
‘YEMEK İÇİN AYIRDIĞIM PARAYI ARTIRDIM’
Yemek zamlarına ilişkin konuşan bir kadın öğrenci, kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurdundaki yemeği kalitesiz bulduğu için yiyemediğini, okuldaki yemeği tercih ettiğini söyledi. Zammın cebine etkisinden bahseden öğrenci, “Sürekli okulda vakit geçirdiğimden öğle aralarında okulda yemek zorunda kalıyorum. Normalde haftada kartıma 100 TL yüklediğimde günde bir öğünü rahatlıkla yiyebiliyordum. Şimdi yemek için ayırdığım parayı artırmam gerekiyor. Her şeyin fiyatının arttığı bir dönemdeyiz. Biraz zorluyor.”
‘2 LİRAYA BİR YERDEN BİR YERE GİDEMİYORSUN’
Bu yıl KYK bursunun aylık 2000 liraya yükseltildiğini bunun günlük 66 liraya tekabül ettiğini hatırlatan öğrenci şu ifadeleri kullandı: “Tüm öğünleri okulda yiyince 64 lira tutuyor. Kalan 2 lirayla ne yapabilirsin ki? Bir yerden bir yere gidemiyorsun.”
Bir başka öğrenci ise ders programından dolayı okul kampüsünde az vakit geçirdiğini söylese de eskiden 1 lira ödediği yemeğe şu an 20 liradan fazla ödüyor olmasından yakındı.
‘GEREKÇELER BİR ŞEY DEĞİŞTİRMİYOR’
Öğrenciler, eylemin ardından okul yönetiminin kendileriyle görüşmek istediğini ve yönetimin zamlar için “Türkiye’deki ekonomik krizi, yemek fiyatlarının artmış olmasını ve okulun düşük nüfusu nedeniyle malzemelerin pahalıya alınmasını” gerekçe gösterdiğini ifade etti.
Görüşme sonrası düşüncelerini anlatan öğrenci, şu ifadeleri kullandı:
“Gerekçelerin tutarlı veya tutarsız olması çok bir şey değiştirmiyor. Sonuçta, aynı olaya iki farklı açıdan bakıyoruz. Onlar bütçelerine bakıyor, biz kendi cebimize. Sonuçta burası çıkar çatışması olan bir nokta. Her ne sebeple olursa olsun. Bir yandan okulda yemeğe verdiğimiz paranın büyük oranda artması bizi ekstra zorluyor. Yani, gerekçe her ne olursa olsun biz oraya taleplerle gidiyoruz. O yüzden gerekçelerin çok bir şey değiştirdiğini düşünmüyorum.”
‘ÖDENEK BİZİM İÇİN KULLANILMAYACAKSA NE İÇİN KULLANILACAK?’
Kadın öğrenci ise okul yönetiminin zamları habersiz yaptığını, öğrencilerin yemekhane zamlarından ancak okula gittiklerinde haberdar olduklarını belirtti. Zamdan son dakika haberleri olduğunu söyleyen öğrenci, şöyle konuştu:
“Bu zammı da bir arkadaşımızın bize attığı mesaj üzerine öğrendik. Bir de okul bir devlet okulu. Bize ulaşılabilir, sağlıklı yemeği sağlamak için bir ödenek alıyor. Bu ödenek bizim için, ucuz yemek için kullanılmayacaksa ne için kullanılacak? Sonuçta, bu ödenek de illaki gelen zamlarla birlikte artmıştır.”
Konuştuğumuz iki öğrenci de düzenlenen protestodan sonra okul yönetiminden bir tepki görmediklerini ifade etti.
‘DEĞER GÖRMEYİ VE HAKKIMIZI OLANI İSTİYORUZ’
Bir üniversite yönetiminden beklentilerini sorduğumuz kadın öğrenci; kaliteli eğitim, erişilebilir yemek ve uygun eğitim koşulların sağlanması gerektiğini ifade etti:
“Sonuçta biz bir devlet okuluyuz. Bize kaliteli bir eğitim vermek zorundalar. Bu kaliteli eğitimin devamını getirebilmemiz için bizim ders çalışmamız gerekiyor. Yemek fiyatlarının artışı, bizim akademik hayatımızı da etkiliyor. Ulaşılabilir ve sağlıklı yemek olması o yüzden önemli. Erişilebilir olmasını istemememizin sebebi bu. Bize temiz ve sıcak bir ortam da verilmesi gerekiyor. Yiğit Okur Binası (Galatasaray Üniversitesinde dersliklerin bulunduğu binalardan biri) çok soğuk. Okuldaki herkes Saray Binası (İdari personel ile akademisyenlerin ofislerinin bulunduğu bina) ile sıcaklık farkının olduğunu hissettiğini söylüyor. Değer görmeyi ve hakkımız olanları istiyoruz.”
Erkek öğrenci ise öğrencilerin okurken çalışmak zorunda kalmaması ve belli standartların sağlanması gerektiğini belirtti. Kendisine ait bir yurdu olmayan Galatasaray Üniversitesi’nin bu yöndeki eksikliğine dikkat çeken öğrenci, şu ifadeleri kullandı:
“Okul okurken çalışmak zorunda kalmamamız gerekiyor. Okul bir mesai çünkü. Bunu yapabilmemiz için de gerekli yaşamsal ihtiyaçlarımızın karşılanması ve belirli standartların sağlanması gerekiyor. İstanbul’da ulaşıma ve yemeğe fazladan bir bütçe ayırmamız gerekiyor. Ek olarak, okulumuzun en büyük eksiği barınma. En azından bunların sağlanmış olması ve kaliteli eğitim ile uygun bir eğitim ortamını sağlaması gerekiyor.”
‘ÖĞRENCİLERİN ÇALIŞMASI NORMALLEŞTİ’
Konuştuğumuz her iki öğrenci de üniversite öğrencilerinin pek çoğunun geçim sıkıntısı nedeniyle çalıştığını belirtti:
“Kafe ve barlarda çalışan çok arkadaşımız var çevremizde. Çok normalleşmiş bir şey. İş grupları var. Okulun yok ama bizim yurtta var. Bazı insanlar zorlandığında cep harçlığı olsun diye günübirlik çalışıyor.”
Öğrenciler son olarak, Galatasaray Üniversitesi’ndeki zamlara karşı eylemlerinin devam edeceğini söyledi.
(HABER MERKEZİ)